ORHAN KURAL ANISINA..



Orhan Kural anısına 23.12.2020 '




İki üç yıl kadar önceydi. Orhan Pamuk 'Yeni Hayat' kitabına bir cümle ile başlıyor: 'Bir kitap okudum ve hayatım değişti ..' Evet. Bir adam tanıdım ve hayatım değişti. Liseye yeni başlamıştım. Bir çingenin çiçekleri kadar neşeliydim. Farklıydım herkesten, doğru dürüst bilmediğim bir ideolojinin çukurundaydım. O çukur öylesine güzel öylesine karanlıktı! Dünya değişecekse bunu yapan ben olacaktım, benim kanımda bu değişimin gücün dnası vardı, tıslıyordum! Herkeslerden farklı oluşlarımı, nefeslerimin düzensizliğini sayıklıyordum. Henüz çok gençtim, çok çocuktum. Bir şeylere adım atmıştım ama bir tahayyülsüzlük tutturmuş gidiyordum. İstediğim kıvamda değildim, hiç olamadım o günlerde. Kitap okurdum, belki bilinçli bilinçsiz hatırlayamıyorum, bugün bu hale geleceğimin teminatıydı o karışıklık dolu günler. Kafamda da tilkiler, onlar nereye yönelse o anda oradayım. Çok yakınıyorum, etrafımdaki tek bir insanı bile sevmiyorum, hiçbiri beni tanımıyor, hiçbiri ben gibi değil, hiçbiri benim baktığım yöne bakmıyor, kimseler anlamıyor beni! .. (çok sonraları öğrendim aynı yöne bakmadıklarına aşık ediyor yaşam insanı, inadına) Ben daha farklı bir şeyler istiyorum. Biraz edebiyat, biraz adalet, biraz ezilenleri anlamak onları örgütlemek, biraz bu koca mavi gezegeni korumak, tanımak .. Ben ne çok şey istiyorum. Etrafımda da benim gibi bir tane yok! Yok, olsa haksızlık etmem, haksızlık edecek olsam adalet, eşitlik, sınıfsızlık diye yırtınmam! Günlerimi bu yeni yorucu, bitmek tükenmek bilmez düşünceleriyle hayalleriyle idame ettiriyorum. Çokta eminim, hayal ettiğim dünya var. Evet, orada şurada, belki benden çok uzak ama var! Benim gibiler çok, eminim var, tek olamam, beethoven sırası mı şimdi aklıma düşmenin? İdeoloji çatışması yaşadığım bir okuldayım, hepsi nefret ediyor benden, ötekileştiriyor beni kendilerinden. Ben mi? Ben sonsuz bahtiyarlık içindeyim onlar gibi olmayışıma, beni kendilerinden görmemeleri akan kanıma kan katıyor, güç katıyor. Ah yaşam diyorum sanki ne kadar çok havayı doldurursam havayı ciğerlerime o kadar çok yaşayacak sanıyorum kendimi, ah yaşamak! bu olsa gerek diyorum. Eh özlemiyor değilim burada bunları yazarken. Ne özlem ama bir bilseniz .. Kimselere aşık değilim, kimselere haddinden çok ne değer ne sevgi veriyorum. Çok mutluyum yahu! Her şeyi yapacak güç, istek, dinçlik, koskoca bir merak ve kendi içimde kendime boşalttığım sayfalarca sevgiye sahibim. Böyle bir günde bir konferans iletildi öğlene doğru. Bir telaş kapladı havayı, gelecek kişi önemli biriymiş! En güzelinden bir masa bir sandalye ayarlandı. Gelmesine dakikalar varken masanın çıplak olduğu göze çarptı, koştum göz alıcı ipek pahalı bir örtü getirdim, masaya serdim. Gelecek kişi önemliymiş ondan! Gelecek hakkında birkaç dedikodu dolaşıyor salonda, kulağıma çalınıyor fısıltılar, nafile! Ben gelecek kişiyi hissediyorum, onu ilk görüşümü hatırlıyorum. Yaşlıca bir adam, yüzünde bir gülümseme, yavaş yavaş kendine ayrılan sahneye ilerliyor. Herkes saygı ile yerine geçmesini oturmasını bekliyor. O ne ona ayrılan o ipek örtülü masaya geçti ne de sandalyeye oturdu. Sahnenin kenarında bir basamağa oturdu. Hareketleri yavaşçaydı, konuşmasına başladı, o anladım beklediğim kişi oydu! Evet kesinlikle yıllardır beklediğim bu yabancılar şehrinde hemşehehirlim oydu! Dünyayı korumamız gerektiğinden bahsetti, ekolojik düzenin ne denli bozulduğunu, hayvanların habitatlarında yaşadığı bozulmaları bizim bu güzel adam gelip anlatmadan bihaber olduğumuz (!) tüm faciaları, gerçekleri apaçıklık içinde anlattı. Rahatsızlık içinde kıpırdanışları hissettim salonda! Ve bu adamın ağzından çıkan her şeyin samimiyetine o andan itibaren daha çok inanır oldum. Bir gezgin olduğunu ve seksen kadar ülkeyi gezdiğini anlattı, orada gördüklerini anlattı. Öyle bir anlattı ki, o günden sonra o seksen ülkeyi de gezmiş bir gezginim! Dünya için ne yapabiliriz, gezegenimizi nasıl kurtarırız öyle güzel anlattı ki o anlatmadan böylesine sorunlar içinde olduğunun farkında bile değildi kimseler! Gezegendeki insanın kirli ayak izlerini daha iyi görüyorum artık. Saatler ilk kez o kadar güzel ve faydalı geçti. Konuşmasını bitirirken ayağa kaldırdı bizi hepimizi, söz verdirdi bizlere, onun dediklerini tekrarlarken dayanamadım öyle duygulandım ki, çiseleyen bir yağmur gibi ağladığını hatırlıyorum gözlerimin. Ondan önce böyle insanlar olsun bilmezdim. Kitapları vardı, bir sürü! Hepsinden aldım. Öyle zor veda ettim ki ona. Herkes çıktı salondan, çıkamadım ben dakikalarca. Öyle etkilendim ki ondan, içimdeki bütün hisler ikiyle dörtle altıyla çarpıldı. O da terk edince salonu biraz daha durup düşündüm söylediklerini, sahip olduğu vizyonu. Eve giderken, rüzgarlı bir gündü, yolda yürürken dayanamayıp kitaplarını karıştırdım, ne güzel yazmıştı öyle! O gün söz verdim işte kendime, ben de onun gibi olacaktım. Onun davasını davam edinecektim, onun beni etkilediği gibi ben de benden sonrakileri etkileyip hayatlarına dokunacaktım. İçimde o güne kadar hissettiğim ama bir türlü ortaya çıkamayan her şey onun bana bahşettiği özgüvenle o gün çıktı! Çok hüzünlendiğimi hatırlıyorum, böyle bir insan neden yaşlıydı bu kadar, daha genç olmalıydı, içinde daha çok güç olmalıydı, yaşayacağı daha çok günler olmalıydı, Orada anladım işte, meşalesini benim elime vermişti, onun yazgısı buraya kadardı. Keşke dedim, daha erkenden tanısaydım sizi, bir bilseydiniz hocam ne kadar yabancı hissettiğimi, ne kadar sahipsiz olduğumu, siz çoktan yanıma gelmiş olurdunuz. İyi ki tanıdım sizi, iyi ki hayatıma bir iz bıraktınız. Ve bugün sizden önce hiç böylesine bir incelikle korunmayan dünyaya veda ettiniz. Ne kadar üzgün olduğumu lügatım tarif edemez ancak sizin benim hayatımdaki yerinizi görürseniz aşağı yukarı tahmin edebilirsiniz bunu .. Size orada çok iyi davranacaklarından eminim. Nazım Hikmet'in şu dizelerini armağan ediyorum sizin sevgili varlığınıza ..

 ' Paydos diyecek bir gün tabiat anamız, 
"gülmek ağlamak bitti çocuğum .."
Ve tekrar uçsuz bucaksız başlayacak:
görmeyen, konuşmayan, düşünmeyen hayat
ayrılık yaklaşıyor her gün biraz daha
güzelim dünya elvedâ,
ve merhaba
kâinat. . '


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YILDIZLI GECE

RAKI ŞİŞESİNDE BALIK OLSAM